''ORFOZ KAPTAN ve İSTANKÖY'' (1. BÖLÜM)
- denizcimimar
- 14 Eyl 2022
- 4 dakikada okunur
Merhaba....
Denizcililiğim nereden mi geliyor..?
" İSTANKÖY " ve " ORFOZ KAPTAN " (1.bölüm)
Mustafa Aydoğmuş nam-ı diyar " ORFOZ KAPTAN " rahmetli babaannemin erkek kardeşi olup KOS - İstanköy adası Türklerindendir.
Bilenler müstesna, bilmeyenler için " TRT " kanali iki belgeselini bir kaç yıl önce çekmiş, televizyonlarda yayınlamıştım. İzleyenler olduğu gibi, izlemeyenler de mutlaka vardır. Bölüm isimlerini belirttiğim belgeselleri internet linkinden yazıp arayın (youtube) kanalı linkinde bulup mutlaka izleyin.
Hayali deniz olanlar, Hatta denize çıkmak için kanı kaynayanlar... Benden geçti diyenler sakın ha, izleyin hak vereceksiniz.
Hayatı denizin altında 12 yaşında başladığı Ayvalık'tan Antalya 'kadar süngercilikle geçmiş ve ilerleyen yaşlarında deniz üzerinde yelken ile devam etmiş yıllar geçşede de denize doyamamış bir ömür göreceksiniz, akıllardan çıkmayan güzel tecrübeler ile hoş bir seda bırakacak, feyz verecek deniz dostlarına.
TRT " Deniz Yüzlü İnsanlar (9.bölüm.)

" TRT " Hakan Güvenç Nerede, Ekmeği Deniz Olanlar (2.bölüm)

Gelin isterseniz önce "İSTANĶÖYÜ " daha yakından tanıyıp TARİHİNE KISA bir yolculuk ile başlayalım hep beraber...

(Osmanlı dönemi Ege denizi haritası)
Yunanistan' ın güney Ege Bölgesi'ndeki on iki Ada iline bağlı bir adadır. İstanköy -

Bodrumun karşı yakasında dar ve uzun bir adadır. Bodrum’a yaklaşık 8 deniz mili uzaklıktadır. İlk Osmanlı kaynaklarında “İstanköy” kelimesi ise hiç değişmeden devam etmiştir. Osmanlı, Bizans, Venedik dönemlerine ait görkemli yapıları ile Hipokrat'ın adası olduğu da bilinmekte ve Hipokrat ağacı olan bir meydan bulunmaktadır.
Adaya ilk olarak Kayralılar yerleşir. Doralar MÖ 11 yüzyılda istila ederler ve adayı Adayı Perslerimi defa istila ederlerse de başarılı olamazlar.
Ada, Rodos ayaklanmasından sonra güney doğu Ege'de önemli bir Atinalı istasyonu olarak hizmet vermiştir (411-407).

MÖ 336'da Demokrasi tesis edilir. Sosyal savaş (358-355) süresince yardımları nedeni ile zayıflayan Atina kuvvetleri onu birkaç yıllığına Carian prensi Mausollusa bırakırlar. MÖ 366'da KOS kasabası inşa edilir. Kısa bir zaman sonra Bizans İmparatorluğu ve Roma İmparatorluğu'nun bir parçası olur.
Helenistik çağda Kos Zenithin refahını elde eder. Onun başarısı Mısır kralları tarafından takdir edilir ve ada Mısırlılar tarafından bir dış askeri merkez olarak deniz kuvvetlerinin Ege'yi gözlemesi için kullanırlar. Ada ilerleyen dönemde Ptolamaic hanedanlığında prenslerin eğitimi için gözde dinlenme yeri haline gelir. Adanın en bilinen yaşamış, hekim Hippocrates, ressam Apelles, şair Philates ve Theocritus'dur. Korsanların fırsatçı akınları ve şiddetli depremler hariç, ada barışın bozulmasına nadiren tanık olur. Büyük komşusunun öncülüğünü takiben Rodos ve KOS genellikle Romalılara karşı dostça davranış gösterir. M.S. 53'de serbest şehir yapılır.

XI. yüzyılda Arap akınlarına hedefi ardından Latin hâkimiyetine girmiş, 1258’de yeniden Bizans’ın eline geçmiştir. Saint Jean şövalyeleri Rodos’a yerleştikten sonra burayı da alarak (1315) yeni kaleler yaptılar. Limanı muhafaza altına aldılar, bir köprü ile şehre bağlanan kaleyi yeni baştan tahkim edip Türk akınlarına karşı koymaya çalıştılar. (1391-1396) yılları arasında Yıldırım Bayezid’in buraya yönelik akınları sırasında kalenin güneydoğu ve güneybatı kısmına iki kule inşa edildiği bilinmektedir.
İstanköy ilk Osmanlı hücumu ile (1455) karşılaşır. "Hamza Bey" idaresindeki donanma buraya saldırarak Andimahya Kalesi’ni tahrip edilir. (1522) Rodos’un fethi sırasında anlaşma şartları gereği Osmanlılara terkedildi. "Kaptan Behram" Bey, İstanköy ve Bodrum önlerine geldiğinde kale muhafızları kaleyi ona teslim ederek buradan ayrılmışlar ve bu haber (5 Ocak 1523) ordugâha ulaşır. Ada alınır alınmaz buraya bir kadı, dizdar ve yeterli muhafız gönderilmiş, en büyük ve müstahkem kalesi olan Narence tamir edilmiş, adanın Ortodoks halkı yerlerinde bırakılmış ve kale dışındaki varoşta ikametleri sağlanmıştır.
Osmanlı hâkimiyeti "Pîrî Reis", dağlık ve ovalık olarak tanımladığı İstanköy’e şövalyelerin “uzun ada” anlamında Lango Adası dediklerini ve dört müstahkem kalesinin bulunduğunu, asıl kale olan Narence’nin Anadolu sahilleri karşısında olup limanın hemen yanında yer aldığını, buradaki limanın gemilerin barınmasına müsait olduğunu, diğer kalelerin ise Andimahi, Kefalos ve Pili adlarını taşıdığını yazar.


Lango adası -Kos İstanköy Narence kalesi
Osmanlı idaresine girdikten sonra Narence adlarıyla anılan kasaba tamamı varoş mahallede Hristiyanlar yaşamaktaydı. Fethin ardından Türk nüfus ise kale içinde bin kişi olarak ikamet ediyordu ve bunlar bir mahalle olarak deftere kaydedilmişti. Türk ahali “gönüllü” kaydıyla belirtilmiş ve kendi istekleriyle gelip yerleştiklerine işaret edilmişti. Diğer yerleşme yerlerinden Pili Kalesi’nde sekiz, Andimahya’da yedi, Kefalos’ta dört mahalle, Adada bunların dışında bir yerleşme yeri yoktu. İstanköy bir kaza merkezi olup Kalimnos ve Leryos adaları da buraya bağlanmıştı.
Güvenli limanı ve muhkem kalesiyle Osmanlı donanmasının önemli deniz üslerinden biri haline gelen İstanköy, bu özelliğini 1570’lerden sonra Akdeniz’deki yeni gelişmeler sonucu kazandı. Yoğunlaşan deniz harekâtları sebebiyle bir ara Nakşe (Naksos) sancağına bağlandı. Sağlam kalesi ve limanı sebebiyle tüccar gemilerinin uğrak yeri oldu. Bazı seyyahlar, korsanların uğrayamadıkları bu adanın İstanbul-Mısır ticaret gemileri için güvenilir bir liman olduğunu belirtirler.

Eylül 1670) burayı gören "Evliya Çelebi" 'ye göre kale içinde ev vardı. Kale kapısının iç tarafında kiliseden çevrilmiş minaresiz Sultan Süleyman Camiibulunuyordu. Varoş ile kale arasındaki Lonca meydanı antik özelliğe sahipti.
Ayrıca bir yahudi topluluğu da yer alıyordu. Bu kısmın iki kapısı vardı, gemiler bu kapılardan İskele Kapısı önlerine yanaşıyorlardı, gümrük de buradaydı. Diğer kapının (Yalı Kapısı) batısı asıl büyük varoşa açılmaktaydı.
Etrafında sur olmayan bu büyük varoş kesimi bağlık ve bahçelik olup, müslüman mahallesinden oluşuyordu. Buradaki beş camiden Eskicami, Yenicami, Tabakhane Camii çarşı içindeydi; pazar yerinde ise Meydan Mescidi yer alıyor, ayrıca Dede Mescidi denilen bir başka mâbed daha bulunuyordu.
İstanköy halkı genellikle ticaretle uğraşıyor, adada zirrat alanları bol miktarda meyve narenciye ürünleri yetiştiriliyordu. Ada sulak ve otlak olduğundan Anadolu’dan Türkmen obaları buraya gelip yerleşmişlerdi. Nitekim (Nisan 1673) tarihli bir fermanda, Batı Anadolu bölgesine göç eden Boz-ulus Türkmenleri’nden bir kısmının İstanköy adasına yerleştikleri belirtilmektedir.
Rodos sancağına tâbi bir kaza olan İstanköy (1869) Civar adalardan Sömbeki, Kaşot, Kalimnos kaymakamlık olarak buraya bağlandı. Astropalya ile İncirli adaları da müdürlük şeklinde İstanköy merkez kaymakamlığına tâbi idi. Bir ara bu mutasarrıflık Menteşe’ye nakledildi. Adaya daha sonra bir kısım Girit muhacirleri de yerleştirildi.
Rodos sancağına bağlı İstanköy 1912 de İtalyanlar tarafından işgal edildi. II. Dünya savaşına kadar onların idaresi altında kaldı. KOS - İSTANKÖY Yunanistan'a devr olmadan 1947 yılına kadar İtalyanlarda kaldığından Yunanistan ile Türkiye arasında 1923 te Lozan'da imzalanan mübadele anlaşması kapsamında Türk azınlığı barındırmaya devam etmektedir.
Günümüzde Türk nüfus 1437 kişi (ada' nın yaklaşık onda biri kadar) olup Türker'in büyük bir bolümü Germe (Platanio) köyünde bulunmaktadır. Adadaki en önemli Türk mezarlığı da bu köydedir. İstanköy’de bugün Gazi Hasan Paşa Camii, Defterdar İbrahim Efendi Camii (1137/1724). Atik Camii (XVI. yüzyıl), Moruk Camii (1892’de tamir edildi), Yenikapı Camii (XVI. yüzyılda Yeni cami) çoğu harap durumdadır. Limandaki Tabakhane Camii 1933 depreminden sağlam çıkmasına rağmen, İtalyanlar tarafından yıktırılmıştır. Defterdar Camii ile Germe köyündeki cami ibadete açıktır. Kabapınar köyü, Pili, Kefalos’taki mescitlerin de harap durumda olduğu veya ortadan kalktığı bilinmektedir.
(Ömür ATİLA - “Copyright © 2022 Hakları Saklıdır')
Comentarios