HIRVATİSTAN YOLLARI ve TEKNEDE ELEKTRİK
- denizcimimar
- 24 Ara 2022
- 13 dakikada okunur

(Fotoğraf : Bülent AKDEMİR – NAZAL YELKENLİSİ )
Elektrik nasıl oluşur hiç düşündünüz mü?
Devamlı elektrik kullanıyoruz ama elektriğin mahiyetini ne kadar biliyoruz?
Kısa özetlersek iki farklı elementin birbirine hareketinden oluşan kısaca bir enerji çeşidi dir aslında.
Bilinen Dünya tarihinde ilk Yunanlı bilgin ( M.Ö 640 – 546 ) ‘‘Thales’’, kehribarla bir deney yaparak elektron ismini bulmuştu deneyin sonucunda.
‘‘Hz. İsa’’ dan 600 yıl önce Yunanlılar birbirine bağlı sürtünme ile amberin etrafındaki bazı küçük kâğıtları ısıtarak bir birlerini çekebildiklerini biliyorlardı.
‘‘William GİLBERT’’ , İngiltere de 16 yüzyıl da elektrik için çeşitli farklı denemeler manyetizma yapmaya başlamıştı.
‘‘Joseph PRİESTLY’’ , 1767 de elektrik yükü olarak birbirinin uzaklığını karesiyle ters orantıda çektiğini bulmuştu.
Yıllar içinde bir takım bilim adamları yavaş yavaş ama geleceğin adımlarını atıyorlardı. ‘‘Thomas EDİSON’’ ise ampulün icadı ile 1880 yılında asla unutulmayacak bir isim yapmıştı ampulün icadını yaparak.
Çok eski çağlarda elektrik olmadan denizciler bugün kü bizlerin elektrik olmadan yaşayamıyacağı bir çağda olduğumuzu düşünürsek tüm Dünya denizlerine nasıl yelken açıp ticaret ve taşımacılık yapmışlar değil mi ? Ancak bizler günümüzde elektrik olmadan hiçbir iş yapamaz hale geldik çağımızda en önemli hayati konu enerji.
Bütün deniz taşıtlarında elektrik üretimi ve kullanımı olmadan hiçbir cihaz çalışmaz.
Örneğin; Motorun çalışması için elektrik, gece silyon fenerlerinin yanması seyri için elektrik, demirdeysem elektrik, ırgatım da demirlemem için elektrik, navigasyon cihazlarım çalıştırıp kullanmam için elektrik, Vhf telsiz iletişimde elektrik, telefonumun şarjı için elektrik, sintineme dolan suyu tahliye etmek için elektrik, elektrikli tuvaletim varsa elektrik, oto pilotum için elektrik, hatta o yaz sıcağında bir bardak soğuk su içebilmek için çalışan buzdolabı için elektrik.
Gördüğünüz gibi daha çok ilave edilecek bir liste böyle devam ederek gidiyor.
Enerji teknelerde güç ve sürdürebilirliği artıracak yaşamsal ihtiyaçlarımız karşısında depolandığı kadar bize geri dönüş sağlar. Tabi elektriği her an dolu tutabilmek depolamakta ayrı bir mesele. Neyse ki son yıllarda katı yakıt ve gürültüyle çalışan klasik jeneratörler yerine tamamen doğal yollardan elektrik üretmek mümkün. Güneş panelleri yatların 24 saat kesintisiz enerji sağlaması için artık çoğaldı, keza rüzgâr jeneratörü de destek sağlayan devamlı çalışan bize hizmet eden donatılar haline geldiler. Ancak elektrikli ekipmanlarımızın toplam amper karşılığı kullanım miktarımız kadar sarf enerjiyi depolayabiliyorsak ne ala …
Deniz de teknelerimize can veren elektrik ve sistemleri için işinin erbabı hobisi iş olan amatör denizcilerimizden ‘‘Bülent AKDEMİR’’ e kulak verelim.
Kendisi sosyal yönü çok ağırlıklı, gönlü güzel, paylaşmayı, yardımlaşmayı derinden hissedeceğiniz mütevazi bir gönül’ dür. Onu tanıyanlar mutlu, memnun hele tekne komşuları şanslı olduğunu söylemem yalan olmaz. Bir bakmışsınız koşarak bir komşu tekne ye eline test cihazlarını almış ölçüm yapıyor.
Redresör, inverter, marine soğutucu dolaplar, konektörler ve sistemleri, güneş panelleri, aküler, 12 volt / 220 watt tesisat konusunda tam eğitici öğretici ve uygulayan çok iyi bir profesyonel.

(Fotoğraf : Ömür ATİLA / NAZAL Yelkenlisi Jenneau Sun Odessey 35’ - Bülent AKDEMİR / İstanbul City Port Marin Türk Marina)

(Fotoğraf : Ömür ATİLA / NAZAL Yelkenlisi – Bülent AKDEMİR / İstanbul City Port Marin Türk Marina)
Ömür ATİLA : Bülent bey, deniz, yelken ve elektrik nasıl oldu bu üçleme?
Bülent AKDEMİR : İşim marin elektrik ve sistemleri üzerine 12 yıl önce kurduğum POWER markası açılımı olan , güç ve marine birleşimidir.
www.powmar.com wep adresim üzerinden ayrıntılı inceleyebilirsiniz.
İşime aşk ile bağlıyım, tabi marine olması, denizde olması benim yaşam kaynağım.
1982 yılında küçük bir motor yatım vardı, en son ahşap onu da sattım.
Hiç teknem olmadığı zamanlarda Kayıtsız isimli yelken teknesi olan ’’ Özkan GÜLKAYNAK’ ı ‘‘takip ediyordum yelkenle Dünya seyahati yaparken, sanırım 2006 – 2009 yıllarıydı. Özkan gittiği yerlerde telefonunu yayınlıyordu, arıyordum onu. Hatta diyordum benim de hayalimi gerçekleştiriyorsun Dünya seyahati yaparak, zaten tanışmamız ve arkadaşlığımızda öyle oldu.
Ondan sonra dedim ki, bundan sonra alacağım tek tekne yelkenli, bu kararım için bütün gücümü kullanıp her şeyimi birleştirip sadece yelkenli alacağım diye karar verdim.
Ömür ATİLA : Denizcilerimiz genellikle motorlu tekne ile başlayan serüvene zamanla yelkenliye mutlu hayatlara dönüşüyor. Tabi ki Dünya seyahati için daima yelkenli bir tekne gerekli. Sessiz, devamlı esen rüzgâr sonsuz yakıt. Hizmet edecek motor ise yelkenler ise tamam dır. Peki siz nasıl bir yol izlediniz hayalinizde ki tekneyi satın alabilmek için ?
Bülent AKDEMİR : Karar vermiştim hayalimdeki teknene 35 feet ile 45 feet aralığında olmalıydı. 35 feet’ ten küçük almayacağım – 45 feet’ ten büyük olmamalıydı. Aslında ideali 40 feet olur dedim kendi kendime, aklımda sürekli Dünya seyahati vardı.
Hırvatistan dan Türkiye ye getirilmiş 2003 – 2004 model 32feet Bavaria bir yelkenli vardı uygun fiyata 32 – 35,000 euro aralığı hatırladığım . Aslında önümde de beş koca sene vardı çünkü bireysel emeklilikte para biriktiriyordum yelkenli alabilmek için. Hemen ağabeyim ile konuştum. Dedi ki ‘‘ Oğlum beş sene bu, kim öle kim kala’’. Haklıydı. Ağabeyim durumu iyiydi, 27,000 usd bir para verdi ve gidip tekneyi yakından gördüm. Aklıma şöyle bir fikir geldi, gidip gördüğüm bu tekne de sonuçta Hırvatistan dan gelmişti. Ben de bir baksam yurt dışına belki daha uygun bir şeyler bulabileceğim mevcut parama göre. Tabi ki bu tekneyi almaktan vazgeçtim.
Dünya seyahati hayalim için yelkenli alırsam önce ilk seneler İstanbul çevresi ardından tecrübe edinmek için Marmara içinde dolaşırım, sonraki üç sene ege de olurum ve nihayet beşinci sene sonrasında Akdeniz ülkelerini gezebilirim diyerek hem tecrübemi arttırırım hem de kendime güvenim oluşur daha uzaklara gitmek için diye kendime sözler verdim.
Ömür ATİLA : Maalesef Türkiye de dolar, euro kuruna endeksli tekne piyasası var. Tekne euro cinsinden fiyatlar yıl modele göre sabit olsa da oynayan kur ile hayaller ya gerçeğe dönüşüyor ya da daha çok ulaşılamayan hayallerde kalmaya devam ediyor. Bu nedenle tekne sahibi olabilmek için özellikle Hırvatistan dan Charter tekne almak isteyenlerin talebinde bir artış oldu. Siz de bu şekilde bir alım yaptınız neler anlatırsınız Bülent Bey?
Bülent AKDEMİR : İnternet’ten sık sık bakmaya başladım yurtdışı fiyatları tabi ki cazip. Aldığım yıllar da tekneyi T.C bayrağına geçirmek te kolay şimdi bu kapsam dışında biliyorsunuz.
Hoşuma giden altı adet tekne oluştu ve Hırvatistan’a atlayıp gittik sevgili ‘‘Özkan GÜLKAYNAK’’ ile , Zazar’ dan Siplite kadar dolaştık ancak bir türlü istediğim gibi bir tekne denk getiremedik.
Ya fiyatlar yüksek geldi, ya tekne olarak sevemedik denk düşüremedik, mecbur döndük.
Sonra yine internetten bakındım uzunca zaman bu kez hoşuma giden bir tekne daha oldu, çok güzeldi resimlerden beğenmiştim. Charter teknesi 2005 model 35 feet’lik Jenneau marka - Sun Odessy model versiyon satış fiyatı 39,000 euro idi.
Tekne’ yi pazarlayan brokarı ile temasa geçip, satın alabileceğim bütçem olan rakamı 32,000 euro olarak teklif ettim tekne sahibine iletmesi için. Sevindirici haber üç gün sonra geldi. Hem de teklif ettiğim rakam kabul edilmiş olarak. Bu kez tek başıma atlayıp gittim yeniden Hırvatistan’a tekneyi yakından görmek için. Lanse eden tekne broker ile iyice konuştuk yakından inceledim arkadaşın samimiyetine ve söylemlerine de güvendim. Tekneyi karaya alıp sualtı kontrolü yapın uyarısına zamanın darlığından uyamadım çünkü en az üç gün karaya tekneyi alıp gövde’ nin fiberglas tekne gövdesi için fiberglas ozmoz testi yapılması için beklemesi kuruması gerekirdi.
Aslında tekne almak severek yapılması lazım, ayakkabıya benzer bir numara küçük veya bir numara büyük olmaz içine binince içiniz ısınmalı. Benimde aynen öyle oldu işte bu benim teknem olmalı dedim.
Türkiye ye döner dönmez hemen % 10 ücretini göndererek işlemlere başladık.
Önce Hırvatistan bayrağından düşüm yapıp, teknenin bağlı olacağı ülke neresi olacak ise o ülke de şirket kurulumu gerekli. Şirket kurulduktan sonra Hırvatistan dan teknenin ihracat edilme işlemleri başlıyor.
İşlemlerin hızlanması için Türkiye adresine göndermek yerine Siplit’e bir adrese gönderim yaptırarak işlemleri hızlandırdık.
Ömür ATİLA : Bülent bey , yurt dışı için bu işlemleri yaparken acente ile mi çalıştınız?
Bülent AKDEMİR : Tabi bilinmeyen bir konu. Çalışmak gerekli İstanbul da bir acenteden destek aldık.
Bu işlemler hız kazandığında çıkış işlemler hazırlanırken gümrük işlerini yaptığımızda Özkan, Fevzi ve ben tekne transferi için Hırvatistan da hazır kıta bekliyorduk.
Ömür ATİLA : Hırvatistan’a gitmek isteyenler için önlerinde ki yol maliyet ne civarda. Nasıl bir yol izlesinler?
Bülent AKDEMİR : Tam aklımda fiyatları yok en az beş sene önceydi. Ama oran olarak belirtirsem Hırvatistan’a gitmek için Zagrep uçuşları var ve pek ucuz değil. Genelde Türk Hava Yolları tarafından yapılıyor gittiğim dönemlerde sanırım 1000 TL civarıydı. Pegasus hava yolları ile 300 TL Bosna ya giderdim en ucuz bilet buydu. Sonra sekiz saatlik otobüs ile 15 euro civarı bir fiyat otobüs yolculuğu ile tek şeritli keyifli yollardı. Saatte 60 kilometreyi geçemeyen dar virajlı görseli yüksek zevkli yollar dan Siplite kadar giderdik. Bu sayede Mostar’ı da gördüm tabi iki ülke yi daha yakından görebilme imkânı oluyor bu şekilde. Vakit sorunu olmayan, hesaplı gitmek isteyenler için en uygun yoldur. Yolda Müslüman köyleri ve Hıristiyan köylerini arasındaki farklar gözüme çarpmıştı. Hırvatistan’a doğru yaklaşınca camiler yerini sıklıkla kiliselere bırakıyor.
Öte yandan Hırvatistan kıyıları harika. Bu gün şartlar uygun olsa ve yeniden bir tekne getirme durumu olsa en az iki ay süresince yaşayarak yayarak getirmeyi isterdim.
Ömür ATİLA : Sizce yurtdışından Charter tekne alınır mı ? Neticede sadece yaz ayları değil dört mevsim haftalık devamlı kiralanan bu tekneler sayısız insanüstünde bilip, bilmeden tekne’ nin canını okurcasına kullanıyor.
Bülent AKDEMİR : Evet çok fazla kullanıcı tarafından kullanıldığı kesin, yüzeysel görsel olarak yıpranmışlıklar çok olabilir ancak kiralama yapabilmesi için devamlı bakımlı olmak zorunda, her şeyi çalışır durumda. Avantaj ve dezavantajları içeren bir tercih meselesi diyelim.
Ömür ATİLA : Hırvatistan’dan yola çıkıp Türkiye ye gelişinizden biraz bahsedelim mi ?
Toplam yol ne kadar sürdü? , Yakıt, kumanya masraflarınız nasıl, gecelik marina ücretleri neydi? Gitmeyi düşünenlere bir kılavuz olsun.
Bülent AKDEMİR : Bizim gelişimiz sezon sonu gibi olduğundan ekim ayının sonlarına doğru yola çıkmıştık toplam oraya gidişimiz ve dönüşümüzle 22 gün sürdü. Yolun % 95 gibi kısmı neredeyse devamlı motor çalıştı. Aşağı yukarı 500 L. disel yakıt harcadık. Makine saatte 2,5 / 3 L harcıyor.
Kumanya yı da biraz abartmışım 350 euroluk bir kumanya alışverişi ile Türkiye’ ye döndüğümde bitirmek için epey zaman geçmişti.
Jenneau 35 – Sun Odessey yelkenli teknenin sabit yakıt deposu 130 Litre, yedek yakıt yanımıza 120 Litre almıştım, günde 90 mil ortalama yol gidip her girdiğimiz limanda yakıt ikmalimizi sorunsuzca yaptık yedek yakıtımızı harcamadık gibi bir şey.
Teknede ful sabit depo 130 litre yani bir depo ile 240 deniz mili hiç mola vermeden seyir yapabiliyorum.

(Fotoğraf: Ömür ATİLA / NAZAL yelkenlisi 27 hp Yanmar 5,600 saatlik bir motorun görünüşü.)
<!-- /* Style Definitions */ p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal {mso-style-unhide:no; mso-style-qformat:yes; mso-style-parent:""; margin:0cm; margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:12.0pt; font-family:"Times New Roman","serif"; mso-fareast-font-family:"Times New Roman";} .MsoChpDefault {mso-style-type:export-only; mso-default-props:yes; font-size:10.0pt; mso-ansi-font-size:10.0pt; mso-bidi-font-size:10.0pt;} @page WordSection1 {size:612.0pt 792.0pt; margin:70.85pt 70.85pt 70.85pt 70.85pt; mso-header-margin:35.4pt; mso-footer-margin:35.4pt; mso-paper-source:0;} div.WordSection1 {page:WordSection1;} -->
Merak edenler olabilir yılarca haftalık Charter yapan teknemiz motoru yurt dışından satın aldığım da 4800 saat’teydi yani yarı ömrünü geçmişti. Bugüne bakıyorum beş senedir birlikteyiz kullanımım ile toplamda 5,600 saat olmuş tıkır tıkır çalışıyor. Beş yılda 800 saat yaptım Yanmar güvendiğim bir markadır saat gibi sessiz çalışır. Bakımlarını da kendim yaparım filtreler, yağlar. Motor tekneye göre biraz zayıf kalıyor 39 hp olsaydı tabi daha güçlü kuzeye çıkabilirdi akıntı ve dalgaya karşı mukavemet sağlardı yine de fena değil.
29 hp Yanmar maksimum 3,600 rpm , 3200 rpm devirli ancak gelirken yolda hızlı gelmek için 2800 rpm devir gibi epey yüklendik makineye dolayısıyla 10 -12 saat’ te yağ takviyesi gerekti, çünkü bu kadar yüklenmeye yağ yakması normal.
Şimdi ki kullanımımda misal geçen sezon güneye inmiştim pek 2500 rpm üstüne çıkartmıyorum 6,0 knot gibi hız yapıyor ve bu devir de yağ da yakmıyor. Denizin hareketine dalga ve üstünde bindiğimiz insan sayısı ile saatte 6,3 knot , 5,7 knot gibi bir hızda seyir ediyoruz.
Hırvatistan’dan 1150 deniz mili yol gelmişiz, 5,5 knot ortalama hızımız yani 200 saat gibi bir zaman.
Dalmaçya kıyıları , Corfu adası güzel yerler hele o adalar biri bitip biri başlıyor gez gez bitmez. Tekne transferi yaparken hızlı gelmek için insan çaba gösteriyor etrafında ki güzellikleri pek göremeden güzergah neresi ise görülen yerler ondan ibaret. Geliş zamanı hele yaz sezonu ise uzatarak iki ay gibi bir zamana yaymak bir de vakit varsa enfes bir tatile de dönüştürebilir.
Dönüp geldikten sonra tekrar buralara gitmek maddi manevi külfet oluyor.
Liman olarak genellikle gecelik liman fiyatları 23 euro , 25 euro 27 euro , 30 euro bandında. İçlerinde Siplit’te bir marina da pahalıydı 80 euro gibi bir ücret ödemiştik gece konaklamaya. Türkiye ye göre bile uygun olan marinalar var.
Ömür ATİLA : Yurt içi girişinizi hangi limandan tercih ettiniz? Ayrıca böyle bir seyirde kaç kişinin olması güvenli sizce
Bülent AKDEMİR : Midilli adası sonrası hemen Ayvalık’ tan girmeyi tercih ettik, liman , pasaport, gümrük işlemleri yapmak birbirine yakın olan noktalar da olduğundan beklemeden hızlıca işleriniz yapılıyor. Eeee.Türk yemeklerini de epey özlemişiz.
Yurt dışı transfer için uzun yollar için şahsi düşüncem gece seyri de yapılacaksa mutlaka üç kişi olunmalı teknede, bu sular biliniyor olsa da bizim denizlerimize pek benzemiyor. Akıntılı yerler, kanal geçişleri, kardinal şamandıraları, yoğun adalar ve fenerler direkt seyir güvenliğini ön planda tutmak için üç kişi diyorum. Gece seyrinde bilakis daha uzun dinlenebilme imkânı veriyor insana. Tek başına seyir yapanlar da var ne büyük risk içinde aslında bir kalp krizi geçirse veya buna benzer bir sağlık sorunu veya teknede olabilecek bir kaza bitti işte, canına mı yanarsın, emanet edilen tekne’ ye mi yanarsın. Deniz hayatı güzel ama şakası da yok. Hele ki egosu yüksek olanların yeri değil deniz.
Ömür ATİLA : Tekne boy tercihi konusunda aynı boy bazı tekneler birbirinden daha hacim olarak küçük veya büyük ya da kısa boyda olsa konfor değişken olmakta. Bir aile için uygun mu aldığınız tekne, size yetiyor mu uzunluk ve ölçüleri?
Bülent AKDEMİR : Doğrusu biz dört kişilik rahatına düşkün bir aileyiz. Teknemiz 35 feet Jenneau marka Sun Odessey Fransız seri üretim teknesi, boyuna göre şaşırtıcı bir ferahlığa sahip ve üç kamara imkanı bize sunuyor. Ailemizde her bir birey kamaralarda tek yatıyor. Tavan yüksekliği de aynı boy teknelere göre yüksek kalıyor. Diğer önemli konu ise su deposu miktarımız 155 Litre x 2 adet su tankı ile 310 Litrelik temiz su deposu bizim kullanımımız ile minimum ölçüde dikkat edersek bir haftalık teknede geçirme süremize yetiyor. Tabi ki deniz suyu pompası da sisteme ekledik daha sonradan özellikle bulaşık yıkarken ve durularken faydalanıyoruz.
Ömür ATİLA : Çok sorulan ve genellikle kafaları hep karıştıran önemli bir başka konu’ ya değinmek tam zamanı.
Hangi bayrak avantajlı denildiğinde hiç tereddütsüz ülkemizde T.C bayrağı en güzeli kim istemez ki gururla pupasında dalgalandırmak, istediğiniz her yerde sınırsız liman yapma özgürlüğü var. Tekne alım ve satım da kolaylık bir günde Türkiye deki tüm liman başkanlıklarında beklemeden satış devir imkânına sahipsiniz. Tekne bağlama, onarım konuları ona keza sorunsuz, marina, liman, barınak, su kooperatifleri, çekek yerleri, tonoz hiçbir yerde kısıtlama olmadan her yer emre amade. Ancak Yabancı bayraklı misafir statüsü olan tekneler ister motor yat, ister yelkenli olsun gelip geçici bir misafir gözüyle bakılıyor. Bakanlıkça beş yıllık izine tabi beş yıl sonunda yurt dışına girdi çıktı yapılması gerekli ve her sene Transit Log evrakı yenilenip üzerine tekneye o yıl binecek veya şu limanlar arası kişilerin nüfus cüzdan ve pasaport numaraları alınıyor ve bu koşullar altında kalıp, kullanabiliyorlar. Gerçi bu kanunda da bir değişiklik bekleniyor zamanın daha kısa olması ve vergilendirmeye yönelik.
Yabancı bayraklı tekneler de her hangi bir arıza vbg konularda gümrük sahası olan bölgelerde sadece yasal işlem yapabilir, zehirli boya yapmak için bile marina dışında karaya alınması müsaadesi yok. Bir tonoz da veya bir balıkçı barınağında uzun süreli bir bağlama yapılamıyor hadi göz yumulmuş olsa da yabancı bayraklı tekne şikâyet edilirse yasal işlem uygulanıyor.
Öncelikle yurt dışında tekne getirmek için bayrağı neredeyse o ülke de bir şirket kurulumu gerekiyor ortalama 1000 usd gibi bir ön maliyet ki bu ilk adım. Sonrasında her sene bağlı bulunduğu bölgenin vergisi takribi 300 usd , bağlı bulunduğu yurt dışı aracı kurum varsa 130 usd. , bununla kalmıyor tabi ki. Şirketin faaliyet yapıyor gibi gösterilmesi gerekiyor her sene sonunda vergi ve muhasebe miktarı ile 500 usd gibi yine bir ekstrası da var. Şirket kurulumu dışında ki detaylardan hala haberi olmayan tekne sahipleri var ki ne zaman satacak seviyeye geliyor o zaman haberi oluyor genellikle.
Peki Bülent bey , Transit Log yola çıkarken hazırlanarak mı ayrıldınız Hırvatistan’dan ?
Bülent AKDEMİR : Tekne satış ve bayrak düşmesi sonucunda Hırvatistan’da herhangi bir transit log belgesi istenmedi ve düzenlenmedi , bize hemen yola çıkın denildi. Brokırımız ile vedalaşıp yola çıktık. Ne zaman Yunanistan sularında Corfu adası na ulaştık o vakit ilk Transit Log belgesi öyle düzenlendi ve bundan sonraki her liman da giriş çıkış işlemlerimizin buna göre yapılması gerektiği söylendi.
Buradan sonra ki her liman da Transit Log belgesi ile girdik ve çıktık bu işlemler ile her limanda kim teknede kim değil nereden nereye gidildiği takip ediliyor. Bence takip ediliyor olması güzel. Tekne de acil bir durum olduğunda en azından nereden girmiş, nereden çıkmış belli olur. Ama transit log da işlenmemiş bir isimde bir yolcu olması denetlemede yasal işlem uygulanması yapılır.
Ömür ATİLA : Bülent bey, elektrik konusuna dönelim isterseniz bugünlerde herkesin soruları aynı yönde, sistemi nasıl verimli yaparım. Teknenizden bir örnek verelim, siz gün boyunca 24 saatte ne kadar elektrik üretiyorsunuz? Birde amper değerini nasıl buluyoruz hesap ediyoruz?
Bülent AKDEMİR : Teknede kullanmakta olduğumuz silyon, ırgat, telsiz, buzdolabı, oto pilot vbg. tüm elektrikli aletlerimizin kaç Watt olduğunu öncelikle bilmeli ve kullanım miktarlarını bir not etmeliyiz
Aklı karıştırmadan kısa hesap şöyle aslında 24 saatte toplam harcayacağımız ve kullanacağımız elektrikli alet ve cihazların dakika veya saat olan toplam watt değerini volt’a bölümü bize tükettiğimiz amper değerini verir.
Watt / volt = Amper

( Fotoğraf : Bülent AKDEMİR – NAZAL yelkenlisi güneş panelleri , 150 watt x 2 adet )

( Fotoğraf : Bülent AKDEMİR – NAZAL yelkenlisi güneş panel bilgileri . )

( Fotoğraf : Bülent AKDEMİR – NAZAL yelkenlisi güneş panelleri ünitesi)
Benim teknem de bir adet buzdolabım, bir adet deep freze dondurucum var gerektiğinde devreye koyuyorum. Ki buzluğum hiç durmadan 24 saat çalışıyor. Üstelik elektrikli tuvalet de sisteme dahil, ışıklarım, şarj cihazlarım için hepsini çalıştırıyor. Toplam da 300 watt güneş panelimiz var , 150 watt x 2 adet panel. Akü gurubumuz 115 Amper x 3 adet akü parkı kapasitemiz, motor 70 Amper bağımsız. Yani günlük 350 amperlik bir kapasitemiz var bize 24 saat belirttiğim elektrikli cihazlarımızın çalışmasına yetiyor. Eğer bu sisteme 115 Ah bir akü ve 150 watt güneş paneli eklersem + 1 adet daha buzdolabı ilave edilebilir.
Bildiğiniz gibi teknelerde en çok elektriği tüketen buzdolabıdır, farklı çalışma prensibine dayalı modeller oluyor. Kompresörü dolaplar 20 sene önce saatte 6A. çekerken şimdi ki yeni nesil dolaplar 2,5A çekiyor saatte 12 saat çalıştığını düşünürsek 30 Amper , üzerine iç ışıklar, şarj cihazları dersek 20 Amper eklediğimizde minimum ihtiyaçlarımız için 50Amper gereksinim olduğu ortaya çıkıyor.
Ömür ATİLA : Güneş paneli verimi ve güç üretim değerleri konusunda ne dersiniz kayıplar var mı ?
Bülent AKDEMİR : Evet kayıplar var güneş paneli satın alırken unutmamamız gereken şey güneş paneli birimi watt tır. Ve yazdığı kapasitenin ortalama % 10 - % 15 düşüğü güç enerji üretir. Zaten tek bir güneş paneli normalde 80 – 100 Amper üretim yapabiliyor. Bir güneş paneli en verimli günde üstündeki verdiği anma amperini 5 saat verecekmiş gibi hesap etmek gerekir.150 watt panel saatte 9 amper veriyor ise x 5 saat 45amper verir sonuç olarak elektrik üretim ve elektrik tüketiminizi buna göre hesap etmeniz gerekecek.
Ömür ATİLA : Geldik en önemli konu ya Aküler…
Herkesin korkulu rüyası mı diyelim Bülent Bey ne dersiniz? Tekne sahipleri akü konusunda epey zorlu şartlar altında hizmet edecek ve uzun yıllar kullanacakları bir sistem kurmak istiyor teknelerine, ancak gerektiği gibi akü kullanım konusunda eksiklikler var. Devamlı şarj’ da veya gerektiği zaman kullananlar tabi çok net değil bu konuda belki, şarj , deşarjları hatta akü verimsizleştiği zaman değişim yapıp başka akü alınıyor EFB , AGM , KURU , SULU , JEL , BAKIMSIZ gibi tabir edilen çeşit enerji depolama sistemleri akım gücü , dış ve iç yapısı gibi seçenekler ile seçim zorlaşıyor. Akünün uzun ömürlü hizmet edebilecek kapasite de olması başka bir hikâye.
Bülent AKDEMİR : Bu bence önemli bir konu, Son yüzyılda üretilenler kullan tüket ve at mantığında karşımıza çıksa da bakımsız akü’nün de bakımı yapılır, sulu olsun, agm olsun hepsi için bakım evet yapılıyor açıkça ben buna karşıyım. Bakımsız akü denilen gözü bulunmayanlar doğru şekilde açılırsa gözlere ulaşabilirsiniz, içindeki suyun azaldığını takviye yapılması gerektiğini görebilirsiniz. Her birini ölçerek verimi arttırabilirsiniz, Akü’yü iyi kullanmanız hizmet zamanını da arttıracaktır. Enerji’yi uzun kullanımınız için için voltaj değerleri çok de önemli voltajınız 11,5 volt , 11.0 volt değerlere düşüp uzunca bekliyorsa aküler ölür ve her gözün içinde plakalarda sülfatlaşma başlar bir nevi akü’nün pasıdır bu durum bu yüzden akü’nün boş bırakılmaması gerekir akü’yü öldüren şey budur aslında her bir gözün içinde plakalar vardır. Akü dolarken içinde elektron dediğimiz kum taneleri akü dolarken (-) plaka dan (+) plakaya yapışır. Akü boşalırken (+) plaka’dan (–) plaka’ya yapışır.
Dolayısıyla akünün sağlıklı çalışma voltajı 12,2 v altına düşmemelidir.
Açıkçası her şeyden önce yaptığım iş’te ve aldığım üründe fiyat performansına bakarım ben. Akü satın alırken alabileceğiniz en uygun akü bu yüzden sulu aküdür. Bakın teknemde de kullanımım bu yönde olup hiçbir sıkıntı sorunla karşılaşmadan dört yıldır akülerimi bakımlarını yaparak kullanıyorum.
Günlük elektrik kullanımınız diyelim ki 100 Amper ise x en az 3 hatta 4 katı güçte akü bankanız olması gerekli ki voltaj değerini hızlı düşmemesi için. Akü bankı küçükse 11,6 volta sık düşüyorsa hızlı ömürlerini doldurup tüketirsiniz akülerinizi.
Ömür ATİLA : Röportajımızı, söyleşimizi şöyle bir toparlarsak Bülent bey, denizci dostlara Hırvatistan ve Elektrik konusunda son tavsiyeleriniz var mı ?
Bülenr AKDEMİR : Yurt dışından tekne satın alma kararı olanlar yaz sezonuna denk getirirse mutlaka yayarak buraya getirmeyi düşünsünler. Tekne alma durumları olmasa da tekne kiralayarak Dalmaçya kıyıları enfes güzel yerler değecek bir gezi olduğunu söylemeliyim.
Elekrik için toparlasam pek çok kullanıcı teknelerini güneye götürüp bırakıyor en az üç ay gitmiyor ve döndüğünde bırakmış gibi bulmak istiyor, tabi böyle bir şey imkânsız. Mümkünse tekne ve tekne sahibi birkaç günde bir teknesine gidip bakmalı, kontrol etmeli sistemlerini. Siz tekneden uzaklaştığınızda aslında tekne ye sahip te olamıyorsunuz elinizin altına nerede ne var, bilmek zorlaşıyor.
Ömür ATİLA : Verdiğiniz bilgiler için teşekkürler Bülent bey.
Bülent AKDEMİR : Yararlı olabildiysem ne mutlu.
Bir sonraki yazı dizimde görüşmek ümidi ile sağlıcakla kalın…
Ömür ATİLA (denizci mimar) araştırmacı yazar, yat broker ve danışman.
Copyright
Commentaires