DENİZDE TEDBİRSİZLİK EŞİTTİR ÇARESİZLİK
- denizcimimar
- 13 Eyl 2022
- 6 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 14 Eyl 2022
5 Eylül 2007 Çarşamba
Denizde tedbirsizlik eşittir Çaresizlik…!


(05.08.2007 * Neandros adası İSTANBUL - Ömür ATİLA / Mustafa ATABEY )
Yakın arkadaşım Mustafa’ya yılarca deniz deniz deyip başının etini yemiştim. Güzel bir yelken seyri ardından dalış tutkusunu henüz bulaştırmıştım ki çok geçmeden tekne aramaya başladık. Yarım kamara, kamaralı ama özellikle evraklı tekne alma konusunda da ısrarım sürerken. Dayanamayıp racing motosikletini Cobra 5000 ile -1yaşında olmayan 115hp Suzuki motoruyla çoktan takas etti. Denizi yeni öğrenmeye başlıyordu hiçbir deneyimi tecrübesi yok’tu. Aldığı teknenin seyir güvenliği açısından birkaç eksiği vardı. İşaret fişekleri, reflektörü, can simidi. Bu konuda ki Israrlarıma rağmen en önemli bir kısmını kulak arkası etti sağ olsun…
Derken o günlerden birinde Sedef adası arkasındaki Mihandros-tavşan adasına gündüz antrenman dalışına gitmeye karar verdik. Hazırlanıp öğleden sonra saat 16:30 da Pendik limandan avara olduk ki liman çıkışında motorda bir gaz kesintisi yaşadık sanki bir pislik kaçtı motorun boğazına. İçimden acaba diyorum kötü bir macera ya mı gidiyoruz. Belli etmeden birbirimize sırıtıyoruz. Yok, canım yeni motor daha neler 6 aylık bebek daha garantisi bile devam ediyor yani çiçeği burnunda… Liman çıkışında gaz keser gibi oldu motor, fakat hiç önemsemedik. Solungaçlarımız kurudu yahu bir an önce denize atıcaz kendimizi. Pendik’e 8 mil uzaklıktaki adaya yaklaşık 12 dakika içinde vardık. Geçen sene hatırlarsanız 5 eylül günü, İzmit te gemilerin çarpıştığı geceydi belki hatırlarsınız Sahil güvenlik birimleri çıkarma yapmışlardı o gece İzmit'e.
Serbest dalışımızı İstanbul’a bakan yüzünde yapıp hiç bir canlı görememenin üzüntüsünü yaşarken akıntının olduğu taşlardan yarım çuval kadar midye toplayıp tekneye zar zor çıkaktık. Yanımıza hemen döneceğimiz için çok bir şey almamıştık küçük bir parmak lambası ve 1,000,000 mumluk sarı şarjlı projektör,2 kimyasal çubuk dışında. 200mt. yanımıza yeni demirlemiş 2 çok büyük balıkçı motoru ağlarını temizliyor ve İstanbul manzarası karşısında sakin, telaşsız hava kararmaya yakın çıkınlarımızı yiyip, dönüş yoluna hazırlığımız başlamıştı. Aman Allah'ım trim inmiyor. ne remot kontrolden nede motor üssündeki butondan elektriksel bir sorun var motor da tık yok. Sanki akü boş koca motor u indiremiyoruz. Defalarca denememize rağmen olmuyor. Akü kutup başlarını kontrol ediyoruz takribi 30 dak.kan, ter, endişe içinde uğraştık inmedi, inmedi inmiyor. Birbirimize bakıp gülüyorduk az önce ne oldu? Artık balıkçılardan yardım istemekten başka bir çare gözükmüyor. En azından yanlarına aborda olup sabaha kadar oradan, oraya dolaşır sonunda karaya ulaşabiliriz umudu taşımaya başlamıştık .
Bereket son bir sefer denemeyle motor trimi çalıştı ve heybetli makine suya inmeye başladı. İçimiz huzurla eski halini aldı. Ama şimdi motoru çalıştıramıyoruz. Kontağı çeviriyoruz sanki akü bağlı değil, evet bir tık sesi geldi sanki akü bağlı ama boşalmış. Üstelik şarjlı ve yeni akü. 8.9.seferde motor marşı bastı. 4 zamanlı motorun ne güzel sesi varmış İşte bu ses geri dönüşümüz karaya bağlantımız.!
İnsanoğlu tamahkardır. Sanki hiçbir şey olmamış gibi biz eski modumıza dönüverdik bir anda şakalaşmaya başladık aramızda. Hatta şakacıktan hava patlasa eh adaya çıkardık şöyle, böyle diyorduk.
Güneş arkamızda solgunlaşmaya başlamıştı. Bizde yola koyulduk sedef adasına ½ mil kala bir yunus sürüsü gördük yakınlarına resim çekmeye daldık tabii zaman ilerliyor. Vakit azalıyor bırakıp tekrar yola koyulduk. Sedef adasını aşağı yukarı pendiğe doğru 1mil geçmiştik ki 40 mil süratten öne kapaklanan bir araba gibi süratimiz aniden düşerek motor stop konumuna geçti.
Az önce şakalaşıp dalgasını geçiyorduk…Bak yine kaldık bu sefer etrafta büyük gemiler de var tutunacak bir dal parçası, seslenip bordalarına bağlanacağımız balıkçılarda yok. Yani gemi yolundayız..ve hava karardı güneş çoktan battı.
Yine aküye bakıyoruz yok her şey tas tamam, servise telefon açıyoruz telefon çektiği kadar anlatıyoruz, anlam veremiyorlar yok. Yok .Anormal gözüken hiçbir şey yok! Üstelik seyir fenerlerimiz yanıyor ama daha kötü anlar için kapatıyoruz .yok. Çalışmıyor Çıldıracağız…sadece bir tık sesi motordan geliyor. Kabloları kontrol ediyoruz, kıvrılan açılan temasız olacak bir yer var mı diye. Aküyü kontrol ediyoruz. Motorun dış kapağını çıkarıp emergancy halatıyla çalıştıralım diye düşündük. Çalışırsa 115 hp nasıl çalışır… Yahu bu motor daha 70 saat olmamış 1 yaşını doldurmasına 6 ayı var Çıldırası bir durum. Tüm bunlar olup biterken hava şartları, çok şükür ki bizden yana deniz bir masa gibi dümdüz 0 bir hava… görüş iyi.
Artık acil olarak yapabileceklerimizi gözden geçirirdik. Öncelikle evlere haber vermeye çalıştık ancak Türkcell ve Avea da doğru düzgün çekmiyor bir ara sadece Avea'dan zar zor haber verebildik. Ev cephesi haklı olarak endişe bekleyiş ve... İşin kötü tarafı teknenin hiçbir evrakı yok Mustafa da heyecanlar korku ve endişeye dönüşmek üzere denizin neler yapabildiğini henüz bilmiyor. Bende sakin olmaya çalışıp doğru olanı süratlice gözden geçiriyorum.
Acil bir durum değerlendirmesi yaptık. Dak-sar mı? Sahil güvenlik mi! veya Korsan mı! Evraksız olmak sahil güvenliği es geçirdi Mustafa için . Peki dak-sar. Cep artık çekmiyor denedik pek mümkün değil çekmiyor ki telefon olur şey değil…İstanbul un ışıklarıyla yıldızlar etrafımızı sardı.. Bizde korsanı aradık zar zor derdimizi anlattık ardından mesaj çektik. Tek dayanağımız artık korsan. 8hp- şaşal yelkenlisi ile 1 saate gelebileceği düşüncesi ile endişeli bekleyişimiz başladı. Tam yerimizi sürekli kullandığımız Pendik-sedef adası arasında olduğumuzu söyledik.
30 dakika sonra karanlığa geleceği yöne doğru projektör tutuyoruz, korsan bizi görmeli artık diye ümidimiz var. p Sağa sola sinyaller veriyoruz. Ne gelen var, ne giden! Fakat bir ses duyuyoruz ses kayboluyor. Ama her yer karanlık Etrafımız adada yaşayanların ve İstanbul şehrinin Işıllarıyla ve gemilerden çıkan ışıklar birbirine geçmiş.. Dakikalar ilerledikçe çevremizden büyük 25m lik balıkçı motorları, bazı yük gemileri geçmeye başladı projektörle titanic teki gibi etrafımızı tarıyor sarı renkli tekneyi gösteriyor. Sinyal çekiyorum. Saat 21:00 sularını geçti. Mustafa’ya dalış elbiselerimizi giyip sedef adasına doğru yüzmeyi öneriyorum yoksa bu gidişle bir şeyler bizi görmeden ezip geçecek. Sabah gazetelere bile çıkamayacağız. Fakat hiçbirine yanaşmadı çaresizlik içinde kitlendi adeta. İşte tam o ara durgun denizde bir sesle irkildik tekrar ikimiz büyük bir nefes sesi duyuyoruz. huuup…. pufff –huuup… pufff… evet bir yunus etrafımızda bir süre ayrılmadan belki 20 dakika kadar teknenin çevresinde dolaştı sanki bize bir şeyler söylüyor. Saat:21:40 Evet işte can alıcı yere geldik sonunda biraz uzun oldu biliyorum ama daha kestirmesi yok .. Çevremi sık sık kontrol ediyorum geçen gemilerin ve geçen taşıtların hangi yöne seyir etikleriyle ilgilenmekten başka bir şey yok kafamda. Korsan ise hala yok görünürlerde !
Aman yarabbi ne göreyim boğaz istikametinden tuzla istikametine doğru pruvası bize dönmüş bir gemi geliyor sanki. Evet hem de üstümüze. Şarjlı 1,000,000 mumluk koca projektörün enerjisi de bitmek üzere gücü azalmış ışığı sararır gibi. Yeniden hemen acil telefon soketine bağlıyoruz 3-5dakika biraz kapayınca toparlanıyor ve eski moduna devam ediyor. Bizimkisi işte gariban tesellisi.
Bize gelen gemiyi Mustafa ya gösterdim evet üstümüze geliyor kesinlikle her geçen saniye dakika bu meret büyüyor. Sancak iskele ve pruva fenerleri gittikçe belirginleşti yaklaşıyor bu. Sürekli ışığı ve kimyasalları teknemizin üstüne kendimize ve gözlerine doğru çakıyoruz çakıyoruz. Tüm kimyamız değişti Hadi, hadi, hadi Aman aman bu ne büyük bir şey. Bir yandan korsana ulaşamaya çalışıyoruz ses devamlı kesik kesik sedef adasının yakınlarında ama yok
Evet sevgili dostlar gece karanlığında geminin pruvasında tesadüfen işini yapan bir denizci ışığımızı son anda fark edip alelacele telsizle kaptan köşküne bildiriyor, kaptansa seyir defterine günün sakin özetini yazarken ani bir telsiz uyarısıyla acil bir manevra....
Takribi 30-40 metre açığımızdan devasa gemi rotasını zar, zor değiştirebiliyor. Karşılıklı bağrımlalar feryatlar ile geçmeye başlıyor yanımızdan. Canınıza mı susadınız? Deliminsiniz sizi son anda gördük! Tam üstünüze çıkıyorduk. Sizi biçecektik! Bizse kuyruğunu araya kıstırmış bir kedi gibi yolda kaldık! Cep teflonları çekmiyor! Işığımız bitti! Yoluna devam eden gemi ansızın motorlarını rölantiye alıp yardım için rotasını değiştir pozisyona geçti. Dev gemi zor manevralarla yanımıza zar zor döndü. Telsiz konuşmaları arttı dinliyoruz. Sanırım sahil güvenliğe bildirildi. Tüm güverte projektörleri yaktılar. Sanki futbol maçına geldik ışıl, ışıl oldu o karanlık deniz. Sahil güvenliğe haber verdik geliyor dediler. Bizim Mustafa ile bakışlarımız derinleşti hıhhhh şimdi zokayı yuttuk işte…Evraklar yok.!
Sağ olsun Korsan hala bizi arıyor. .tarif ediyoruz telefon biraz daha düzgün sanki yanımıza gemi yanaştı .Tüm güverte projektörlerini yaktı etraf panayır sanki…Biraz bekledikten sonra. Kaptan dayanamayıp bizi gemiye almaya karar verdi. Bize bir el incesi atıp bordalarına yanaştırdılar tabiî ki gemiye çıktık. Bu kuru yük gemisi Bulgaristan dan çıkmış İzmit te yük boşaltmaya gidiyor 1,5 aydır evlerinden uzaktaymışlar. Bizim sarı tekne de aşağıda sinek gibi kaldı...
Allah hepsinden ayrı ayrı razı olsun. Sağ olsunlar bize yemek, su ikram ettiler geçmiş olsun dediler sonra çay ve güzel bir muhabbet. O ara geminin sancak bordası açığında sahil güvenliği gördük. Telsizle yine konuşmalar yapıyorlar kaptanla. Verilmiş sadakamız varmış. Ne yapsak ne, söylesek kifayetsiz kalır ,çok az olur. Korsansa hala bizi arıyor bıkmadan usanmadan. Kaptan verin şu korsanla bir de ben konuşayım dedi…çoktan açığımızdan geçip Büyükada ve sedef adası tarafında olduğunu öğreniyoruz.. Sesiz bekleyiş devam ediyor telsiz konuşmalarıyla kaptan bu sefer çarkçıbaşısına talimat verip koca geminin pruva ambarından büyük bir akü ile dakikalar sonra geldiler. Tekneye inip epey uğraştıktan sonra motor tekrar çalışmaya başladı.. Ve akülerini aldılar.. Yani motor aküye bağlı değil artık. Kendi enerjisiyle çalışır vaziyette.
Kaptan cep telefonlarımızı aldı.. Gece görüş dürbünü ile bizi izleyecekler ve güçlü projektörleri ile yolumuzu olabildiğince aydınlattılar. Eğer yolda kalacak olursak kaptan bizi tahliye botu ile alacaklarını söyledi. İçimize su serpildi...Ve biz bu şekilde en yakın karaya gaz kesmeden son sürat karaya vardık sebebi tekrar motor stop konumuna geçerse en azından çapa atacağımız güvenli bir yer düşüncesi ile olsun dedik. Önce Kartal kültür merkezine ardından kıyıdan gaz kesmeden Pendik limanına girdik. Kıyıda muhtelif oltacılar epey küfür basmıştır ama ne yapalım. Ve nihayet, çok şükür Pendik liman girişine vardık. Alargaya yanaşmamızla Mustafa şamandırayı eline almasıyla Motor yine stopa geçti.
Denizin şakası yok!
Uzaklara gitmeden de insan başına tedbirsizlik le çok sevimsiz olaylar açabiliyor.
Sanki bir hal başımıza gelecekmiş gibi hep gözü açık olmak lazım denizde.
(Ömür ATİLA - “Copyright © 2022 Hakları Saklıdır')
Comments